Açık raf sistemi

Okuyucu

Bilgisayardan tarama yapar.

Library GIF - Find & Share on GIPHY

Tarama sonucu ulaştığı tasnif numaralarıyla raflara gider.

Movie GIF - Find & Share on GIPHY

Bilgi deryası içinde kendinden geçer.

Aradığı kitabı ve hatta aramadığı kitabı da aradığı kitabın yanında bulur.

Things GIF - Find & Share on GIPHY

Bu kadar kitap ile ne yapacağını şaşırır.

South Park GIF - Find & Share on GIPHY

Bu konu üzerinde düşünürken çalışmasını bitiremez.

Library GIF - Find & Share on GIPHY

Arkasında bıraktığı bir yığın kitap ile evine döner.

Kütüphaneci

Sabah kütüphaneye geldiğinde masaların üstündeki kitapları görünce kısa süreli bir şok yaşar.

Ghostbusters  GIF - Find & Share on GIPHY

Okuyucunun masalarda bıraktığı kitapları kitap arabalarına toplar.

Melly Lee GIF - Find & Share on GIPHY

Topladığı  kitapları tekrar raflarına yerleştirir.

Melly Lee GIF - Find & Share on GIPHY

Okuyucu

Bir gün önce bıraktığı kitapları geldiğinde masalarda bulamaz.

Gilmore Girls GIF - Find & Share on GIPHY

Tekrar bilgisayardan tarama yapar.

Library GIF - Find & Share on GIPHY

Tarama sonucu ulaştığı tasnif numaralarıyla raflara gider…

Movie GIF - Find & Share on GIPHY

Biz Kitap Okuyorsak Siz Ne Yapıyorsunuz :)

AŞÇI

Ooo ne güzel akşama kadar yemek yiyorsunuzdur!

CERRAH

Ooo ne güzel akşama kadar kesip biçiyorsunuzdur!

POLİS

Ooo ne güzel akşama kadar ateş ediyorsunuzdur!

ŞOFÖR

Ooo ne güzel akşama kadar geziyorsunuzdur!

BİLGİSAYAR MÜHENDİSİ

Ooo ne güzel akşama kadar oyun oynuyorsunuzdur!

YÖNETMEN

Ooo ne güzel akşama kadar film izliyorsunuzdur!

DADI

Ooo ne güzel akşama kadar çocuklarla oynuyorsunuzdur!

DEMİYORSANIZ…

Bi zahmet kütüphaneciye de Ooo Ne Güzel Akşama Kadar Kitap Okuyorsunuzdur! DEMEYİN!!

cropped-libralogo.jpg

 

Beyoğlu BiblioPera Kütüphaneleri Turu

“Taksim’den başlayıp Galata’ya kadar inen bir güzergâh, yüzlerce yılı, eski mezarlıkları, paşa konaklarını, bunun yanı sıra parlak eğlence yerlerini, kapanıp gitmiş sinemaları içeren uzun bir sohbet demektir. 30 Mart günü Taksim – Gümüşsuyu – Cihangir – İstiklâl Caddesi – Tepebaşı – Bankalar Caddesi hattında yürüyecek, göreceğimiz binaların hem geçmişinden hem bugününden ve Beyoğlu’nun insanlarından konuşacağız. Fakat en önemlisi, yol boyunca bütün bu geçmişin biriktiği, değerlendirildiği kurumlardan geçeceğiz: Kütüphanelerinde barındırdıkları kitaplar, arşivlerindeki belgeler ve fotoğraflar, düzenledikleri sergiler, konferanslarla geçmişle bağımızı kuvvetlendiren BiblioPera: Beyoğlu Araştırma Merkezleri Ağı üyesi Alman Arkeoloji Enstitüsü, Orient-Institut Istanbul, IFEA, Sismanoglio Megaro, ANAMED, Hollanda Araştırma Enstitüsü, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, İsveç Araştırma Enstitüsü ve SALT bize kapılarını açıyor.”

Yukarıdaki metni ilk gördüğümüz anda bu gezinin 53. Kütüphane haftası kapsamında düzenlenen en güzel etkinliklerden biri olacağını düşünerek hemen başvuruda bulunduk. Gezi 20 kişi ile sınırlı olduğundan ve başvurumuzu riske etmemek adına yakın çevremize bile hissettirmeden başvurumuzu tamamladık. 🙂

Başvuru onayından geziye kadar geçen süreci iple çektik. 30 Mart Perşembe günü Taksim’deki Marmara Oteli önünde buluştuğumuzda en çok dikkatimizi çeken kişi 71 yaşındaki Hasan Amca oldu. O yaşına rağmen sabahtan akşama kadar bizimle beraber yürüyerek her gittiği mekanı hayranlıkla inceledi. Enerjisiyle, bilgisiyle, hoş sohbetiyle kendisini de bizlere hayran bıraktırdı. Kendisiyle vedalaştıktan sonra biz yorgunluktan eve nasıl gideceğimizi düşünürken, O Yenikapı’daki Giresun günlerinin yolunu tutmuştu.

Saadet Özen Hanım da bilgisiyle, tecrübesiyle bizlere her gün geçtiğimiz sokakların bir ruhu olduğunu, o binaların geçmişteki durumlarını, yaşanmışlıklarını fotoğraf ve haritalarla destekleyerek adeta bizlere tarihi yeniden canlandırdı. Taksim’den Galata’ya kadar olan bölgede yok olan tarih içimizi sızlattı.

Ayrıca gittiğimiz bütün kütüphaneler bizi içtenlikle karşıladı. Hepsine minnettarız..

Bu arada BiblioPera: Beyoğlu Araştırma Merkezleri Ağı Projesi kapsamında yapılan çalışmalar ise mesleğimiz açısından önem teşkil etmekte. Merak edenler varsa linki burada 🙂 BiblioPera

Kısacası 53. Kütüphane haftası kapsamında düzenlenen bu güzel etkinlikte emeği geçen kim varsa hepsine çok çok teşekkür ederiz. Böyle güzel etkinliklerin bütün seneye yayılması dileğiyle…

cropped-libralogo.jpg

Kütüphane Nezaket Kuralları

  1. Sabah kütüphanenin kapısını açan görevlinin üzerine kapıyla yüklenilmez. Kütüphanecinin usulca anahtarı kilitten çekmesi beklenir ve tehlike yaratacak bir durum olmadığından emin olduğunuzda kapı yavaşça itilerek içeri girilir. Mümkünse bankodaki görevliye GÜNAYDIN denir.
  2. Eğer emanet dolapları varsa çantalar bırakılır. Oturmak istenilen masaya yöneldiğinizde etrafta boş masalar mevcut ise kütüphanecinin kitapları tasniflediği masaya oturulmaz. Hatta mümkünse oturma teklifinde bile bulunulmaz.
  3. Hadi o masaya oturdun diyelim. O masadaki kitaplar kucaklanıp başka masaya atılmaz.
  4. Rafta aradığınız kitabı bulamazsanız görevliden yardım istenir. Cümleye “kolay gelsin bir şey sorabilir miyim?” ile başlanır ve istekler dile getirilir. Mümkünse “bu kitap neden yerinde yok, bana bu kitabı hemen bulun” denmez.
  5. Diyelim ki kütüphanede fotokopi birimi mevcut. İşleri yoğun ve size de bir süre sonra işinizin halledileceği söylendi. Bu durumda teşekkür edilir ve zaman geçene kadar varsa kafeteryada çay kahve içilir yoksa raftan bir kitap alınır okunur. Mümkünse ekşi sözlük gibi yerlerde “kütüphaneye başlarına yıkacağımı anlayınca işlerimi yaptılar” gibi cümlelerle saçma sapan akla mantığa sığmayan yazılar yazılmaz.
  6. Bütün gün çok yoruldun artık eve gitme vakti. Çıkarken nezaketen “belki de senden daha çok yorulmuş olan” kütüphaneciye “iyi günler”,iyi akşamlar”, “kolay gelsin”  gibi aklına gelebilecek nezaket cümlelerinden biriyle selam verilerek kütüphaneden çıkılır…

Aslına bakılırsa nazik olmak gerçekten kolay. İnsanların zoru başardıklarını bu şekilde görmek sevindirici mi bilemedim. 🙂

Biz kütüphaneciler bu yukarıda saydığım nezaket kurallarını belki hiç önemsemeden işimizi yapıyoruz. Bize günaydın denmiş, iyi akşamlar denmemiş… bunlar belki hiç umrumuzda değil. Biz mesleğimize olan saygıdan dolayı işimizi en iyi şekilde yapıyoruz.

Sadece bizim mesleğimize gösterdiğimiz saygıyı toplumun da bize göstermesini bekliyoruz.

Not: Bu maddeler çalışma yaşamında karşılaştığımız sıradan olaylar sonucunda hazırlanmıştır. Sizleri sıkmamak adına liste kısa tutulmuştur. Kim bilir başka kütüphanelerde nelerle karşılaşılıyordur?..

kapak görseli

libralogo

KİTAP KULÜBÜ: herhafta1kitap

Merhabalar… Bugün sizlere, internette gezinirken karşılaştığım ve değişik bir konsepti olduğunu düşündüğüm bir web sitesini tanıtacağım.

Kitap kulübü, her hafta bir kitap okuyoruz mottosuyla yola çıkmış bir web sitesi. Kendi tabirleriyle “zaman bulup da kitap okuyamayanların, kitapları satın alıp kitaplıkta tutanların, kitap okumak için motive olamayanların imdadına yetişmekte” olduğunu iddia etmekte. Konsept şöyle işlemekte :

Öncelikli adımınız Kitap Kulübüne abone olmak. 1 aylık abonelik ücretleri 49.90 tl ve seçim yapmanız halinde değişik ödeme planları sunabilmekteler. Aboneliğinizi gerçekleştirdikten sonra 4 adet kitap sizin adresinize postalanmakta. Kitaplar seçtiğiniz kulüplere göre belirlenmekte ve şimdilik 2 kulüp mevcut. Bunlar Edebiyat ve Profesyonel Gelişim Kulubü. Bu kulüplerin küratörleri ilgilendiğiniz konu ile ilgili aylık 4 kitap belirlemekte. Her hafta üyelerin seçtikleri bir kitabı okumaktalar ve hergün o kitapla ilgili fikirlerini münazara etmekteler.

Varlık sebeplerini, kitap kulübüne üye olan herkesin düzenli olarak kitap okumasını sağlamak, abone olanların kitaplara erişimini kolaylaştırmak olarak belirtmekteler. Kariyerini birkaç adım öteye taşımak, okuma alışkanlıklarını geliştirmek ve sosyalleşmek isteyen herkese açık olduğunu vurgulamaktalar.

Bu siteyi kütüphaneci kimliğimle değerlendirdiğimde elinizin altında bir kütüphane varsa ve bu kütüphanenin koleksiyonu zenginse bu tür girişimlere üye olmaya gerek olmadığını düşünmekteyim. Zira ben kütüphaneme baktığımda bu kitapların bir kısmı mevcut. Tabiki herkes benim kadar şanslı olmayabiliyor.  İnsanoğlu hayatında bir dürtüye gerek duyduğundan bu girişimler  kimi zaman da işe yarayabilmekte. Umarım bu tarz konseptleri kütüphanelere uyarlayabiliriz, okuyucularmızla bu yönde etkileşimde kalabiliriz.

Siteyi incelemenizi tavsiye ederim. Gayet de sosyal bir web sitesi.

kitap kulubu

libralogo

 

 

Kitap Ayraçları

Ayraçlar…

Her ne kadar iki seven sayfayı birbirinden ayırsa da bu ayrılık ebediyete kadar değil siz kitabı tekrar okumaya başlayıncaya kadar…

Bana kalırsa ilk kitap ayracının yapılmasını unutmaya borçluyuz.

Unuttuğumuz karakterin hangi sayfada yaşadığını daha kolay bulmamız için hayatımıza girdi bu güzel ayraçlar.

oguz_atay
Bana kalırsa, bir “kitapları koruma derneği” kurmalı ve kitaplara kötü muamele edilmesini önlemeli…*

Hayatımıza girdi ama unutmamak için her seferinde ayraç dışında keyfi buluşlar yaptık.

Sayfalar arasına kalem, flash bellek, sümüklü mendil ve hatta başka bir kitap bile bıraktık.

Yaramaz çocuğun kulağını büker gibi sayfa kenarlarını büktük.

Kolu kırılanlar bilir çektikleri acıyı…

Biz kütüphaneciler ne zaman masa üstünde kapağı açık bir şekilde ters bırakılmış  kitap görsek o kırıklığı hissettik…

Hissetmiş olmalıyız…

Bana kalırsa hissetmeliyiz!! 🙂

Neyse işte günler böyle geçip giderken kütüphane hizmetlerini pazarlama mı dersiniz kitapları koruma içgüdüsü mü dersiniz birçok kütüphane kendi kitap ayraçlarını yaptırıp kullanıcılarına dağıtmaya başladılar. Amaç ne olursa olsun yapılması gereken bu ve benzeri çalışmaların tüm kütüphanelere yayılmasını librArticulus ekibi olarak temmeni ediyoruz.

Eğer isterseniz çalıştığınız kütüphaneye ait kitap ayraçlarının fotoğraflarını mail adresimize gönderebilirsiniz. Biz de bir galeri oluşturup paylaşarak kitap ayracı olmayan kütüphaneleri kıskandırabiliriz 🙂

Bu arada kitap ayracının geldiği son noktayı merak edenler varsa şuna bir göz atsın derim. 🙂 elektronik kitap ayracı

*Oğuz Atay Caddesi, Tutunamayanlar Sokağı, No 576

libralogo

Kütüphane Gibi…

Hiç  Google amcaya “kitap okunacak mekanlar” yazıp arattınız mı?

Ben arattım. Haftada en az bir kere de aratıyorum…

Sonuç mu?

Sonuç hep kitap kafeler

Peki kitap kafeler reklamlarını nasıl yapıyor?

“İki katlı ve geniş bir kütüphanesi olan bu mekanın ikinci katı tamamen bir kütüphane gibi tasarlanmış.”

“Mekanda bir duvar boydan boya kütüphane gibi derlenmiş.”

“Oldukça büyük ve geniş bir kütüphaneye sahip olan…” ve bu liste uzadıkça uzuyor. Sonuç hep kütüphane gibi…

Ortada büyük bir yanlışlık var gibi… Bu yanlışlığı düzeltmek de bizim elimizde galiba. Bunun için de:

Aşağıdaki sorulara yanıt arayarak başlamak ve hatta bu soruları daha da çoğaltarak çözüme ulaşmak ve kütüphaneleri cazibe merkezi haline dönüştürmek iyi fikir bence.

Google amcanın arama sonuçlarında özellikle ilk sayfada neden bir kütüphane çıkmıyor?

Kitap kafeler kütüphanelerin karizmasını bu kadar kullanırken biz neden daha çok insanı kütüphanelere çekmek için kafelerin ortamlarından faydalanmıyoruz?

Kafe gibi (bu konuda taslak projemiz hazır) olmanın vakti gelmedi mi?

libralogo

British Library

Yağmurlu bi Londra sabahında Regency Cafe’de kahvaltımı yaparken bu satırları yazmak ve dün gezdiğim British Library‘yi anlatmayı çok isterdim …

Ama olmadı…

Ben İngiltere’de yağan yağmurda ıslanarak gezmeyi hayal ederken onlar bana 10 yıllık çalışma hayatımın, düzenli olarak her ayın başında aldığım maaşın, yüksek lisans öğrenciliğimin onların nazarında hiçbir öneminin olmadığını altını çizerek vurguladılar. Hayır ben burada süt, peynir, yoğurt deryası içinde yaşarken bir bardak ayranın 4 pound olduğu yerde nasıl yaşayabilirim? Burada aldığım maaşın pound karşısında hiçbir değeri yokken orada kaç gün dayanabilirim?  Neyse böyle kafamda deli sorular varken sadece 3 günlük planladığım Londra gezim başlamadan hüsranla sonuçlandı. Vize başvuru bilgilerim tazeyken belki birilerine lazım olur diye istenen belgeleri de yazıyorum buraya. Ben aşağıdaki belgeleri topladım, aldığım 4 yıllık bilgi ve belge yönetimi bölümü eğitimine yakışır şekilde dosyaladım ve vizemi kabul etmediler.  Gerisi size kalmış 🙂

Vize için gerekli belgeler:

  1. Konsolosluğun sitesinden doldurulan vize başvurusunun çıktısı (110 dolar başvuru ücretini ödedikten sonra sayfa sizi çıktı almaya yönlendiriyor.)
  2. Nüfus cüzdanı fotokopisi
  3. Evlilik cüzdanı aslı ve fotokopisi
  4. Pasaportun ilk 4 sayfasının fotokopisi ve eski pasaportların işlem gören sayfalarının fotokopileri
  5. Yeni ve eski pasaportlarınızı vize şirketine vermeyi unutmayın.
  6. Biyometrik fotoğraf ve parmak izi işlemleri vize başvurusunda yapılıyor.
  7. Maaş bordrosu
  8. İş yerinizin imza sirküleri
  9. Çalıştığınız kurumdan alınan konsolosluğa hitaben yazılan vize istek yazısı  (imza sirkülerinde imzası bulunan yetkili tarafından imzalanması gerekiyor.)
  10. İş yerinizin vergi levhası ve ticari dökümleri. Vakıfta çalışıyorsanız bu belgeleri vermenize gerek yok.
  11. İş yerinizden alacağınız işe giriş belgesi
  12. e-devletten alınan hizmet dökümü
  13. e-devletten alınan askerlik durum belgesi
  14. e-devletten alınan adli sicil kaydı
  15. Öğrenci iseniz öğrenci belgesi
  16. Vukuatlı nüfus belgesi (Evliyseniz nüfus memuruna belirtin 2 tane belge veriyor)
  17. Geliş nedenini belirten ve ne kadar süre kalacağınızı belirten  konsolosluğa hitaben yazılan vize istek dilekçesi
  18. Uçak rezervasyonları
  19. Kalınacak otel bilgileri
  20. Hesabınız bulunan bankalara ait son 6 aya ait hesap  dökümü (özellikle maaş hesabı)
  21. Hesabınız bulunan banakalara ait imza sirküleri
  22. Bankanın konsolosluğa yazacağı sizinle ilgili referans mektubu (çok gerekli değil)

libralogo

Beyin Fırtınası

İster kütüphaneci olun, ister kütüphaneci adayı, ister kütüphane kullanıcısı, isterseniz ömrünüzde hiç kütüphaneye gitmemiş biri olun. Maksadı tamamen beyin fırtınası oluşturmak olan aşağıdaki sorular, kütüphane – toplum örgütlenmesinin hangi seviyede olduğu hakkında ipuçları verebilir. Öyle bir örgütlenme mevcutsa şayet!

  • Kişinin, grubun, toplumun dolayısıyla insanlığın gelişmesini sağlayan temel yapı taşı olan bilginin, doğru ve eksiksiz olarak adrese ulaşmasında kütüphaneler ne kadar etkindir? Ya da kütüphaneler bu misyonu üstlenmeli midir?
  • Yaşadığınız yere en yakın kütüphaneden haberiniz var mı? Cevabınız hayır ise ilgisiz olan siz misiniz yoksa “biz buradayız!” diyebilme konusunda kütüphaneler mi yetersiz? Cevabınız evet ise kütüphane kullanma sıklığınız, evinize olan mesafeyle orantılı mıdır?
  • Kütüphane hizmetleri konusunda ne kadar bilgi sahibisiniz? Kütüphaneler sizin için sessiz, sıkıcı mekânlar mıdır? Kütüphaneler, hizmetlerini pazarlamalı mıdır?
  • Kütüphane – internet grafiği çizeceksiniz. Değişkenlerinizin de zaman, kapsam ve maliyet olduğunu düşünürseniz, hangi değişken(ler) sizi internete, hangisi ya da hangileri kütüphaneye yakınlaştırır?
  • Dermesinde 2 milyon basılı kaynağı olan fakat teknolojiyi tam anlamıyla kullanamayan bir kütüphane midir tercihiniz; yoksa 10 bin temel basılı kaynağı olup, ilk adımınızı attığınız andan itibaren teknolojiyi iliklerinize kadar hissettiren bir kütüphane mi?

Sizin de sormak istediğiniz sorular olabilir ya da farklı fikirleriniz. Bize ulaştırırsanız seviniriz. Maksadına uygun olsun diye. Ne demiştik, “beyin fırtınası” 🙂

libralogo

 

 

 

Termos Bardakların Kütüphaneler İçin Önemi

Ben bir kütüphaneci olarak araştırmalarımı kütüphanede yapıp çalışma kısmını evde gerçekleştirmeyi tercih ediyorum. Neden mi? Çalışırken çay ya da kahve içmeyi çok seviyorum. Kendi kitaplığımda bir çok kitap var sayfaları arasında çay ya da kahve lekesi olan. Çayın ya da kahvenin bence hiç suçu yok. Ben çok sakarım o yüzden lekeniyor o kitaplar. Her ne kadar sakar olsam da üzeri lekeli kitap gördüğümde bir yaşanmışlık olduğu hissine kapılıyorum.

Ne yazık ki çoğu kütüphanemizin bütçesi kitap alımı için sınırlı olduğundan anlayabiliyorum onların kitapları koruma hassasiyetlerini. Kütüphanelerdeki “üstü açık bardakla içecek içmek yasaktır” uyarıları yerini sizin yaşanmışlığınız burada geçmez afişlerine bıraksa keşke. Açık bardak demişken çoğu kütüphane artık termos bardakla çalışma yapmaya olanak sağlıyor. Kapağı olduktan sonra hiç sorun değil,  yeter ki sizin kahve kokunuz kitap kokusuna karışsın. Karışsın ki daha güzel yazın düşüncelerinizi. İşte bu sebepten kutuphaneblog@gmail.com a serbest atış köşesi için kütüphane ile ilgili aklına gelen ne varsa yazan ilk kişiye yukarıdaki termos bardağı hediye edeceğim. Hem bizden küçük bir hatıra olacak hem de yaşanmışlıklarınız evdeki kitaplarda kalacak…

libralogo