“Sindirerek okuma” kavramı yerini “hızlı okuma” kavramına bırakmış durumda. Eskiden bilgiye erişimde kat ettiğin yol, harcadığın çaba -araştırma sonucuna ulaşma dışında- insanları keyfe sürükler, bu süreçte edindiğin bilgiler, tanıştığın kimlikler hiçbir yerde edinemeyeceğin tecrübeyi beraberinde getirirdi. Kimine göre bu yolda harcanan çaba sonuca erişmekten bile evla olarak görülürdü.
Çağın bilgi çağı, neslin dijital nesil olması, her kavramın başına yeni ve dijital kelimelerinin eklenmesi kütüphane kullanıcısının bilgiye erişim alışkanlıklarının değişmesini de beraberinde getirdi. Bu çerçevede okuyucunun bilgiye ulaşma anındaki en önemli tespitim, bilgiye her yerden çabuk erişme ve özet bilgiyle çaba sarf etmeden sonuca çabuk ulaşma istekleri oldu. Tabiri caizse bir tıkla bilgiye ulaşmak, bir soruyla bilgiye erişmek. Ama kritik noktanın doğru soruyu sorarak doğru bilgiye ulaşmak olduğunu unuttular. Bizden de doğru soramadıkları sorulara kendi istedikleri cevapları vermemizi beklediler.
Karşılaştığım durumlar yukarıdaki durumu örnekler nitelike… Kütüphanemizde öğrenciler ödünç almak istedikleri kitapları kütüphane kataloğundan tararlar ve bir kitabın lokasyon ve durum bilgisine bakarak kitabı alırlar, ödünç bankosuna gelirler. Amacımız, kullanıcının edinmek istediği bilgiye kendi deneyimlerini katmasını sağlamak. Öğrenmek için bankoya gelen kullanıcıya anlatılan normal prosedür budur.
4 yıldır defalarca karşılaştığım çeşitli türevleri de olan ama aynı anlama gelen soru kalıbı şu: “ Bir kitap arıyorum, kütüphanede var mı, bakar mısınız? Bakar mısınız’dan da anlaşılacağı üzere okuyucu kendi bakma niyetinde değil, nasıl bakılacağını merak bile etmiyor. Bu tür kullanıcılara yaptığımız açıklama ise kütüphanenin web sitesi olduğu, bu sitede Google gibi bir arama çubuğu ile karşılaşacakları ve oradaki çubuğa kitap adı, yazar adı ya da anahtar kelime yazarak araştırma yapabileceklerini anlatan cümleler kurarak araştırmayı kendileri yapmaları gerektiğini vurgulamak ve gerektiğinde de yardımcı olmaya hazır olduğumuzu belirtmek. Öğrencinin gidip bakası yok ya, aslında tarama yaptığını ama sonuç çıkmadığını, kitabın kütüphanede olduğunu bildiğini, hatta rafına bile baktığını belirtmekte ve çelişkili ifadeler kullanmakta, ısrarla kitabı benden istemekte. Kitabı raftan bulup okuyucuya getirmenin doğru bir davranış olmadığı düşüncesiyle aramızdaki diyalog sürüp giderken genelde kendimizi bilgisayar terminallerinin önünde buluruz ve araştırmaya dair incelikleri anlatırız. Bizim amacımız kullanıcının işini yokuşa sürmek değil, öğrenciliği boyunca gerekli olacak olan kütüphanede araştırmanın nasıl yapılacağını öğrenmesini sağlamak.
Sonra ne mi olur? Genelde kullanıcıyla birlikte kitabın bulunduğu lokasyona gider, raftan kitabın nasıl bulunduğunu anlatır ve kitabı beraber bularak kullanıcı için nihai sonuç olan ödünç işlemini -bunun istekler konsunda bir başlangıç olduğunu bilerek- başlatırız…